İKV’nin Sivil Toplum Destek Programı-II altında Jean Monnet Bursiyerleri Derneği ile yürütücülüğünü üstlendiği AB Katılım Sürecinde STK’ların Etki Kapasitelerinin Artırılması - INFL(EU)NCE projesinin tanıtım ve networking toplantısı 8 Ekim 2019 tarihinde İstanbul’da gerçekleşti.
Sabah oturumunda İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, AB Türkiye Delegasyonu Temel Haklar ve Sivil Toplum Program Sorumlusu Laura Fallavollita ile Dışişleri Bakanlığı AB Başkanlığı Mali İşbirliği ve Proje Uygulama Genel Müdür Vekili Bülent Özcan’ın birer konuşma gerçekleştirdiği etkinliğe İstanbul, Ankara, Adana ve Trabzon’dan çok sayıda STK temsilcisi, akademisyen ve uzman katılım gösterdi.
Türkiye-AB katılım müzakerelerinde ilerlemenin sınırlı kaldığı alanlarda sivil toplum aktörlerinin politikalara etki edebilme kabiliyetlerini geliştirmeyi, bu alanlarda AB müktesebatını daha bilinir kılmayı amaçlayan projenin tanıtım toplantısında sözü ilk olarak İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu aldı. İKV Başkanı Zeytinoğlu, İKV’nin Türk sivil toplumundaki yönlendirici ve geliştirici rolüne değindiği konuşmasında, vakfın bu doğrultudaki çalışmalarını hatırlattı.
Devamında, AB Türkiye Delegasyonu Temel Haklar ve Sivil Toplum Program Sorumlusu Laura Fallavollita, SivilDüşün gibi mevcut fon araçlarının yanı sıra yeni dönemde koordinasyonunu doğrudan AB’nin üstleneceği hibe programlarının tanıtımını gerçekleştirdi. Fallavollita, Türkiye’deki sivil toplum alanında farklı seslerin görünürlük sağlayabilmesi; STK’ların kapasitelerinin ve politika üretim kabiliyetlerinin geliştirilmesi, ekonomik açıdan bağımsızlıklarının tesisi için farklı AB kurumlarının ortaya koyduğu faaliyetlere değindi.
Etkinliğin sabah oturumunda son olarak Dışişleri Bakanlığı AB Başkanlığı Mali İşbirliği ve Proje Uygulama Genel Müdür Vekili Bülent Özcan bir konuşma gerçekleştirdi. Özcan, sivil toplumun, AB ile mali işbirliği ve proje uygulama açısından bir sektöre dönüşmesinin hikayesini katılımcılara aktardı. Geçmiş dönemde sivil topluma ayrılan fonlar büyük ölçüde göç gibi konuların gölgesinde kalırken, Özcan sivil toplumun şimdi kendi başına bir sektör niteliği taşıdığının altını çizdi. Bununla birlikte, aslında Türk kamu kurumları, odalar ve borsalar, hak temelli ve diğer nitelikte STK’ların yanı sıra Türk halkının bu araçların önemli bir faydalanıcısı olduğunu önemle hatırlattı.
Etkinliğin networking ve öğle yemeği bölümünün hemen ardından ise tekrardan Türkiye-AB katılım müzakerelerinde sivil toplumun rolü mercek altına alındı ve bu kez uzman akademisyenler ile sivil toplum temsilcileri kendi değerlendirmelerini katılımcılarla paylaştı.
Moderasyonunu İKV Genel Sekreteri ve Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Çiğdem Nas’ın üstlendiği panel oturumunun konuşmacıları Marmara Üniversitesi (İng.) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Doğan, İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkileri Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Büke Boşnak ve Avrupa Demokrasi Vakfı Kıdemli Danışmanı Dr. Demir Murat Seyrek idi.
Prof. Dr. Doğan, sivil toplum kuruluşlarının bağımsız şekilde faaliyetlerini sürdürebilmelerinin öneminin altını çizdiği konuşmasında Türkiye-AB ilişkilerinde sivil toplumun rolüne ve gelişimine tarihsel bir perspektifle değindi. Bununla birlikte Prof. Dr. Doğan, Avrupalılık, AB vatandaşlığı ve ulusal kültür konularına ilişkin kapsamlı saptamalarda bulundu.
Ardından sözü Dr. Boşnak aldı ve 2000’li yıllarda AB sürecinin Türkiye’de kamu yönetimi ve mevzuat reformunun sağlanması yönünde etkili bir itici güç sağladığına değindi. AB’nin bu itici gücü sürdürmeye devam etmesi gerektiğinin altını çizen Dr. Boşnak, demokratikleşme ve sivil toplum arasındaki sıkı bağlantıya da işaret etti.
Etkinliğin son konuşmasını gerçekleştiren Avrupa Demokrasi Vakfı Kıdemli Araştırmacısı Dr. Seyrek, Türkiye’de sivil toplum alanının arz ettiği çeşitliliğin altını çizdi ve bunun güçlü bir özellik olduğunu hatırlattı. Dolayısıyla bu sivil toplum alanının kutuplaşma ile etkili mücadelenin sağlanması için AB çevrelerinde seslerini daha yüksek şekilde duyurmaları gerektiğini ifade etti. Öte yandan AB’deki siyaset iklimi ve AB’nin Türkiye’deki siyasi tabloya yaklaşımı hakkındaki görüşlerini de paylaşan Dr. Seyrek; AB’nin, Birlik politikaları ve faaliyetleri hakkında daha görünür ve anlaşılır hale gelmesi gerektiğini belirtti.
Soru cevap kısmında ise Türkiye-AB vize serbestliği diyaloğuna ve Schengen vize uygulamasının Türk vatandaşları önünde ne kadar büyük bir engele dönüştüğüne ilişkin değerlendirmeler dikkat çekti. Son olarak, Kopenhag Siyasi Kriterleri ve ilişkilerin toplumsal boyutları, tartışmaların odağında yer aldı.